24 Aralık 2012 Pazartesi

zamansız okumalar

Okulu başkalarının deyimiyle 'zamanında' bitirdim. Üniversiteyi 2. yılımda kazanmış ama hazırlık okumayarak bu kaybı dengelemiştim. Gerçi hem ilk yılımda kazanıp hem hazırlığı okumayıp hem de okulu üstten ders alarak erken bitirebilirdim. Hatta bununla yetinmeyip okurken çalışabilir ve iş hayatına da 'vakit kaybetmeden' atılabilirdim. Bunları yapmayarak bazılarını hayal kırıklığına uğrattığım yetmiyormuş gibi, bu günlerde 'amaçsız' bir şekilde evde yatarak veya aylak aylak gezerek insanları şaşırtıyorum. Ama nasıl olur? Nasıl hala hiçbir iş görüşmesine gitmem, nasıl hala bir kursa yazılmam, nasıl hala...
Bazıları beni kısmen anlıyor; 'Otur dinlen bir yıl ne olacak' diyor, ya da ne bileyim, 'Bir daha böyle boş vakti nasıl bulacaksın, tadını çıkar.' diyor. Bunların da beni tam olarak anladığı söylenemez ya ama en azından gelecekte çok acayip başarılara imza atacağımı düşünüp şimdi yatmama göz yumuyorlar.
Ama para gerek diyenlere lafım yok, doğrudur para kazanmak gerekir. Ama bir ev kirasına çanta alan bazı kızların 'ayyy çalışmaktan ölüyorum.' temalı cümleleri beni çileden çıkartıyor. Meslek aşkı desen, hani yaptıkları işle mutlu oluyorlar desen yok cevap o da değil. Peki bu insanlar neden hem çalışıp hem de ağlıyor? Bu da yetmiyormuş gibi bana uzaylı gözüyle bakıyor?
Böyle bir dönemde ise ben ne yapıyorum, oturuyorum Katip Bartleby okuyorum. 'Yapmamayı tercih ederim'. Ya da başucu kitabı yaptığım 'Uyuyan Adam'ı ya da şu anda yanımda olan ve beni anlayacağını düşündüğüm 'Oblomov'u...
Hepsi birbirinden farklı bu karakterlere nasıl saygı duymayayım. Muhtemelen okumaya zaman bulamayan, işi uğruna canını vermeye hazır insanlar şu kahramanlarla tanışsa onlara 'salak' der, varsın desinler. Biz çok iyi anlaşıyoruz.
Belki de yaptığım büyük bir hata. Çalışmanın erdemi ile ilgili kitaplar okumalıyım. Belki de tüm kutsal kitaplar bana bu konuda yardımcı olur. Ya da öneriniz varsa alabilirim. Şunu oku ve doğru yola gel derseniz acele edin yoksa ben Kafka'yı dinlemeye devam ediyorum;

''Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinle... Dinleme bile, sadece bekle...Bekleme bile, gerçekten sakin ve yalnız ol. Dünya özgürce sunacaktir kendini sana...Maskesinden sıyrılmak için başka seceneği yok, huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine...''

Ama bana çalış, çalış diyen ve çalışmayı çok farklı algılayanlara da benim bir iki önerim olacaktır.

'Zavallı dostum, batmışsın sen, boğazına kadar batmışsın batağa, gidiyorsun. Biçare, işinden başka bir şey göremez, duyamaz, konuşamaz olmuş. Ama böylesinin yolu açıktır, yakında büyük işler başarır, en yüksek mevkilere yükselir...Bizde buna meslek sahibi olmak diyorlar. Bunun için zekaya, iradeye, ruha gerek yok; bütün bunlar lüks. Bu adamın hayatı böyle geçip gidecek ve ruhunun birçok yanı hiçbir zaman açılmayacak...'

(Gonçarov Ivan, Oblomov, Türkiye İş Bank. yay., sf:29)