18 Eylül 2011 Pazar

bence bilmiyorum

Nasıl da atıp tutardım 'bence' diyerek başladığım cümlelerin dokunulmazlığına güvenirdim. Kelimeleri fikirlere bular üstlerine birazcık duygu tuzu serpiştirirdim. Ama yine tuzsuz kalırdı söylediklerim. 'Ruhsuz' derlerdi bana hep. DUYGUSUZ.
Neden geçmiş zamanda yazdım bilmiyorum. Artık öyle olmadığımdan mı? Yoksa insanların laflarıma artık tok olmalarından mı? Belki de susmaya karar vermişimdir. 'Bence'lerin yerini 'bilmiyorum'lar almıştır. Böylesi daha gerçekçi değil mi?
Susabileceğime hiç ihtimal vermiyorum. Eminim bu size de inandırıcı gelmemiştir.
Ama kelimelerimin yumuşayacağına belki de korkarak başka kelimelerin ardına sığınacağına inanabilirsiniz. Yüze vurulan gerçeklerin, açık açık söylenen cümlelerin etkisizliğini, iki yüzden birine vurup diğerinden geçisini gördükçe gizlemeye karar verdim fikirlerimi. Böylesi onlar için de daha iyi olacak. Söylenmeyeni arayacak kendilerini yoracaklar ben de 'aklına her geleni söyleyen, açık sözlü, dobra' ama asla 'dinlenmeyen' sıfatlarından sıyrılıp 'dinlenilen ama anlaşılmayan gizemli'yi oynayacağım. Bak sen! Biliyorum bunu da yapamayacağım. Nasıl da şimdi boşa yazıyorsam hep boşa konuşacağım. Ama bu kez 'bilmiyorum' diyerek başlayacağım cümlelerime ya da konuşup konuşup 'ama bilmiyorum.' diyerek bitireceğim. Ve onlar 'Boşa mı dinledik şimdi' demeyecek bilmediğime sevinecek. Çünkü 'bence' deseydim benden nefret edeceklerdi. Ya da 'duygusuz' 'anlayışsız' belki de 'aptal' diyeceklerdi. Oysa şimdi sadece 'cahilim.'