30 Mart 2012 Cuma

Çalar Saat

Çalar saat! uğursuz tanrı, öfkelenerek
Uzatır parmağını, bizi tehdit edip, der:
''Anımsa!' Biraz sonra bu titreşen Hüzünler
Hedefi vurur gibi yüreğine inecek;

Puslu, buğulu Arzu kaçacak uzaklara
Sahnenin dibindeki Hava Perisi gibi;
Sana bir mevsim boyu verilmiş nasibini
Geçen her an elinden alacak parça parça.

Saniyem, böcek gibi, dinle, neler söylüyor
Üç bin altı yüz defa, her saatte, inceden
Fısıldıyor: 'Anımsa!' Ve, Geçmiş zamanım ben,
İğrenç hortumlarımla ömrünü emdim! diyor.

Remember! Esto memor! Savurgan ruh, anımsa!
(Madeni hançerem bak konuşuyor her dili.)
Bir maden cevheridir dakikalar, ölümlü,
Altını çkarmadan sakın onları atma!

Anımsa ki Zaman aç gözlü kumarbazdır,
Hilesiz de kazanır her eli, böyle yasa.
Gündüzler kısalırken gece uzar: anımsa!
Uçurum hep susuzdur; su saati boşalır.

Vaden doldu, az sonra çalacağım. Ve felek
Ve henüz kızoğlankız zevcen görkemli Erdem
Ve Pişmanlık (son durak!) sana: Ey garip adem,
Yaşlı ödlek, iş işten geçti, geber! diyecek.''


(Baudelaire Charles, Kötülük Çiçekleri, Çalar Saat, Varlık Yayınları,  sf:145,146)

9 Mart 2012 Cuma

insan kendi kendinin freud'udur.

Hatırladığım tüm rüyalarımın yazılmaya değer olduğunu düşünüyorum. Sabah gördüğüm rüyayı da hatırladığım kadarıyla yazmak isterim. Hayra yorunuz efenim.
Oda arkadaşımla yurt odasındayım ve sınıftan bir arkadaşım da geliyor. Çabuk hazırlan ama hep böyle yapıyorsun hep geç kalıyorsun vb. sitemler ediyor bana. Ben de ya aslında dünden hazırdım vs diyerek kıvıran cevaplar veriyor bir yandan da hazırlanıyorum derken annem odada beliriyor. Anneme 'Seni proje dersinde hiç görmüyorum.' diyorum. Neden derslere gelmiyorsun? Annem de proje almadığını okulunun uzayacağını şimdi sadece diğer dersleri aldığını söylüyor. Yanlış hatırlamıyorsam 3 projesi kalmış. Bir yandan konuşurken bir yandan da hazırlanmaya devam ediyorum. Kişiler ve mekan değişip duruyor rüya ya bu kim kimdi kim bilir?
Yeni bir ayakkabı almışım onu deniyorum. Kiremit kırmızısı, kalın topuklu ve önü kabarık bir çizme. Giyiniyorum bir garip duruyor ayağımda ve büyük geliyor. Aynaya bakıp duruyorum. Ama aldığım zaman büyük değildi diyorum ve yanımdakilere soruyorum, 'Bir şey olmaz çok belli değil hadi çabuk ol' diyorlar. O sırada odaya 3 erkek giriyor. Birisi kuzenim diğer ikisi ise 5 yıldır görmediğim dershane arkadaşlarım. Ellerini sıkıyorum ve muhabbet ediyoruz. Kuzenim yanıma oturuyor daha çok onunla şakalaşıyoruz falan derken ben yine kendimi hazırlanırken buluyorum. Çantama eşyaları tıkıyorum hızlıca. Ve inatla peçete veya pamuk arıyorum. Bulduğumda ayakkabıya sokmak üzere çantama atıyor ve çalan telefonla uyanıyorum.
Daha öncesinde çalan alarmları duymadığım gibi telefonu da meşgule veriyorum fakat rüya devam etmiyor hazırlanıp mimarlık bıdı bıdısı adlı bir derse gidiyorum. (Şu an dersin adı aklıma gelmedi resmen)
Rüyamı anlattığım iki arkadaşım olayın sadece ayakkabı boyutuna takılarak 'başından büyük işlere kalkışacaksın.' dedi. Rüyanın bazı kısımları gayet net olduğundan yoruma gerek yok şöyle ki 'neden hep geç kalıyorsun Neslihan?' sorusunu soran arkadaşın her yere zamanından önce giden ve her işini erkenden bitiren bir arkadaş olması tesadüf değil bilinçaltımın kalleşliğidir.
Rüyamın ilk kısmını jüri stresine yoruyorum. Annemin bizim okulda ne aradığını bilmemekle birlikte dönemim uzarsa bunun annemi çok üzeceği aşikar. Bu da üzerimdeki aile baskısından olsa gerek. Gelelim kiremit kırmızısı yüksek topuklu ve bilek kısmı bombeli acayip bota! Bunu ister başıma büyük iş almaya yorun isterseniz değişime ya da ayaklarımın açıkta kaldığına. Freud'a göre de sıkıntı gibi bir şeydi yanlış hatırlamıyorsam. Dershane arkadaşlarıma gelince 5 yıldır görmediğim bu iki çocuk dershanede yarış ortamını tetikleyen iki tipti. Hani şu herkese kaç net yaptığını soranlardan. Yanıma oturan kuzenim ise lise terk, hayatı boşlayan ve inanın tanısanız çok seveceğiniz bir insan. Aha işte burada dananın kuyruğu kopuyor o hırslı, başarılı diye hatırladığım iki çocuk yerine kuzenimle konuşmayı tercih ediyorum. (Ki kendisine buradan selam çakarım, satrancın bile şans oyunu olduğunu iddia eden uzun uzun düşünmeden her seferinde karşısındakini yenen, tek derdi de tuttuğu takım olan aylak.) Burada bilinçaltımı doğru seçimi için kutluyor sıkıcı insanlardan uzaklaşıyorum. Hıh!
Rüyamın son sahnesine gelecek olursak çantayı açıp içine eşyalarını doldurmak... Freud'a göre çanta kadın cinselliğidir ya da öyle bir şeyler işte bilen bilir. Aman Freud bir çekil aradan diyor ve çantaya koyacak peçete aramayı da minareye kılıf aramayı da rüyaya yorum aramayı da bırakıyorum.
Uzun lafın kısası; hayrola.

Not: bu arada başlığım da geçenlerde burakaksak'ın bir tweetinden araklama. Kendisine selam çakarım. Rüyamda at görürsem sorumlu onu tutarım.

8 Mart 2012 Perşembe

40 kere

Pozitif bir insan oldum diye jüri temalı yazı yazmayacağımı sandıysanız yanılıyorsunuz.
'Son jüri' temalı bir yazı yazacağım günü ise sabırsızlıkla bekliyorum. Hatta mümkünse 'annneee bittiiii' başlığı atıp kendi çapımda bir espri ile de bunu kutlarım.
Şimdi bilmeyenler için özet geçiyorum. Geçen pazartesi itibari ile 'pozitif' bir insan olmaya karar verdim. Nasıl olcak o öyle 'The Secret' mı? diyeni döverim. Olayım karmayla, the secretla, evrenin geri dönüşüyle, kozmik teori vs. ile ilgili değil uzağa gitmeyelim biz bunu yurdum insanından sokaktaki teyzeden öğrendik 'Evladım 40 kere dersen gerçek olur.'
Yok ben şöyleyim yok böyleyim yok şunu yapamıyorum yok bunu yapamıyorum, lanet olsun bu hayat tadındaki  söylemlerimden sıkıldım. Düşünün çevremdeki insanlar nasıl bunalmıştır. Ben de artık Pollyanna olmaya karar verdim. (Şu güne kadar okuduğum tüm kitaplar içinde en nefret ettiğim karakterdir desem inanır mısınız bilmem ama artık ona da bir şans veriyorum.)
Şimdii yazıyı uzatmıyorum pazartesi jürim var ve tek korkum Erdal Hocaya 'Erdal Bakkal' demek.

Not: Niye buralardasın ders çalışmıyorsun dersen çalışıyorum, çalışacağım. Henüz elimde hiçbir şey olmayabilir ama kafam dolu, şahane,muhteşem. laylaylaylay...