13 Ağustos 2012 Pazartesi

Psstt! hım! ah!

Raymond Queneau'dan ve Zazie'den bahsetmişken Biçem Alıştırmaları'ndan da örnek vermeden olmaz dedim. Özellikle yazar olmayı düşünenlerin ve bunun yanısıra 'yaratıcıyım ben yea' diye gezinenlerin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap. Nasıl yani her sayfada aynı şey mi anlatılıyor, ben sonunu bildiğim şeyi okumam yeaa diyorsan da fikrin değişebilir.
litotes''Birçok insanla beraber seyahat ediyorduk. pek de zeki görünmeyen bir genç adam, yanındaki adamla kısa bir süre konuştu, sonra gitti oturdu. İki saat sonra onu tekrar gördüm; yanında bir arkadaşı vardı ve elbiselerden bahsediyorlardı.'' (Raymond Queneau, Biçem Alıştırmaları, Sel yayınları, syf:12)
Şaşkınlıklar''O gün otobüsün koridoruna basıl tıkışmıştık öyle! Ne salak görünüşlü, saçma sapan kılıklı bir gençti o adam! Ne yapıyordu bir de? Bak sen bak...adamın biri_ lafa bak lafa- kendisini iteklediği için kavga çıkartmaya çalışıyordu! Züppeye bak sen! Sonra da boş bir yer görür görmez fırlayıp kendisi kapıverdi! Bir hanıma verecek yerde!'
İki saat sonra, bil bakalım Saint- lazare garının önünde kiminle karşılaştım! Aynı tiple! Giyim kuşam tavsiyeleri alırken! Bir arkadaşından!
Hayatta inanmazsın!'' (Raymond Queneau, Biçem Alıştırmaları, Sel yayınları, syf:15)
Nida''Psstt! hım! ah! oo! ay! uf! hey! ama! oo! tüh! püf! aman! uu! yandım! hey! ee! aa! oh be!
Aa! hey! peh! oo! hım! yaa!''(Raymond Queneau, Biçem Alıştırmaları, Sel yayınları, syf:126)
ve 96 tane daha... Şunu söylemeden geçemeyeceğim ki en kısalarından seçtim:)





   

''Konuş ha konuş başka bir şey bildiğin yok''

Uzun zamandır günceme not almadığımı ayrımsadım. Bir de okuduğum ama henüz hesaplaşmadığım kitapların küçük bir tepe oluşturduğunu...

Özellikle tatil zamanlarında kitaplara olan açlığım artıyor birini bitirmeden diğerine başlıyorum. Ne de olsa zamanım var okurum diyorum, okumakla da kalmaz incelerim bir de günceme yazarım. Ama nerdee yaparım deyip de yapmadığım milyonlarca şey arasına katılıyor bu da, beni bana karşı haksız çıkarmıyor.
Bugün bu hasreti gidermeye ve bir ucundan başlayarak kitaplarımla yüzleşmeye karar verdim.
Bana bu adımı attıran da Zazie oldu.

Zazie Metroda rengarenk, çok hoş kitap tasarımıyla Robinson Crusoe Kitabevindeki bir rafta beni buldu. Kitabevini çok severim (ki bende bir anısı da vardır.) ve oraya girdiğimde mutlaka bir kitap almak isterim kese kağıdına sarılı. Bir de merdivendeki sepette ne kadar broşür varsa toplarım. Fakat bu kitabı almamın nedeni ne atmosfer ne de kitap kapağıydı. Her ne kadar bunlar etkili olsa da kitabı görür görmez almamın nedeni bir tanıdığa rastlamış olmamdı; Raymond Queneau

Şimdi size 1960lı yıllarda Saint Sulpice meydanında bir cafede arkadaşlarımla oturduğumu, onlarla bir edebiyat akımı oluşturup kelimeleri peşimize taktığımızı söylesem benimle dalga geçersiniz ama aklınıza da 'Oulipo'cuları getirirsiniz. Zaman makinesi bulacak olursam o cafeye uğrarım bu cümleyi de gerçekleştiririm bu muhakkak. Ama sizi bu ayrıntılarla sıkmayacağım azıcık Raymond Queneau'dan azıcık da Zazie'den bahsedeceğim.

Düzyazı ve şiir yazarı ve hatta ansiklopedi düzeltmeni. Kelimelerin dilinden anlayan biri. Yalnızca kelimeleri bilmek yetmez onlardan anlamlı cümleler ve hatta paragraflar da çıkartabilmeli insan. ve Raymond Queneau bunu 'Biçem Alıştırmaları' adlı kitabında 99 biçimde yapıyor. 'Aslında şöyle de diyebiliriz' demenin hakkını veriyor ve bunu yaparken de ne matematiği ne argoyu ne de metafiziği dışlıyor.

Sel Yayıncılıktan çıkan bu iki kitabının yazar biyografisi kısmında şöyle yazıyor.
'' Mizahi üslubu ve dilsel çarpıtmalarıyla gerçekte köklü kötümserliğini ve ölüm korkusundaki saplantısını gizliyordu.''
Bu psikanalitik bilgiyi kim veriyor nasıl hakkında böyle emin olunabiliyor bilmiyorum; ama ardında ne yatıyor olursa olsun yazarın bu mizahı hoşuma gidiyor.

Zazie Metroda da bunun bir örneği.
Annesi Zazie'i bir süreliğine dayısı Gabriel'e bırakır. Zazie metroyu görmek istiyordur ama eylem vardır ve metroya binemezler, dayısının taksici arkadaşı Charles ile buluşurlar ve Zazie ilk hayalkırıklığını yaşar. Metro yerine taksi. 'Grev götüm!'

Daha ilk sayfalarda Zazie'nin bildiğiniz çocuklara benzemediğini göreceksiniz. Keza Gabriel de her yerde sık sık görebileceğimiz bir dayı değil. Ve onun arkadaşları da size oldukça ilginç gelecek.
Kitabı okurken eğlendim, yer yer kahkaha attığımı bile söyleyebilirim. Aaa eğlenirken düşünmedin mi yani diyecek olursanız bu konuda da yazarın hakkını yemeyelim hayatı da felsefesini mizaha yedirmiş.''Konuş ha konuş, başka bir şey bildiğin yok.'' diyen bir papağan size bunu ispatlayabilir ve sahibiyle yer değiştirip gidebilir.

Bu arada filmi de varmış bulursam izleyeceğim. Bir de Fransızca bilseydim keşke...

''Çok matrak bir adamsınız.'' dedi Zazie. ''Hiçbir zaman ne düşündüğünüzü doğru dürüst bilmiyorsunuz. Çok yorucu olmalı. Bunun için mi böyle sık sık ciddi havalara giriyorsunuz?''

''...Ne de olsa yaşamak gerekir değil mi ya? peki neyle yaşar insan? Sorarım size. havayla kuşkusuz- hiç değilse bir ölçüde, diyeceğim, ondan da ölür-, ama daha büyük ölçüde adına para dediğimiz şu özlü ilikte yaşar...''

Not: Olur da kitabı okur da beğenmezseniz yok salakçaymış yok bu Zazie ne terbiyesiz ne saçma bir kızmış derseniz Zazie yerine ben konuşurum bu defa 'Saçma götüm!'