2 Ocak 2013 Çarşamba

Kitaptan Korkun!


Öyle ya kitap bilgidir. Kitap başka bir fikirdir. Ya sizden farklı düşünen insanlar varsa? Haşaa!
Ben okuma yazmayı öğrendiğimden beri elime geçen her şeyi okudum. süt şişesindeki 'pastorize edildiğinden yağı üzerinde birikmez'den tutun takvimlerin arkalarındaki fıkralara kadar. Gazetelerden tutun, el ilanlarına kadar. Ve peygamberlerin hayatlarından tutun evrim teorilerine, sağcı/solcu/dindar/ateist/bilmemneci diye yaftalanmış yazarlara kadar. Ailem okuduğum hiçbir kitaba karışmadı. Nasıl yani seni başıboş mu bıraktılar ya yanlış şeyler okuduysan! Ya müstehcense okudukların ya ya...
Babam Can Yayınları Çocuk kitapları serisi almıştı, güzel bir çantada dolusu kitap. Okur, okuduklarımı anneme anlatırdım. Kimini severdim kimini çok çok severdim. Bir gün elimde Aziz Nesin'in bir kitabı, annem biraz hoşnutsuz, bu adam dinsiz, okuma gibi bir şeyler dedi ben bozulsam da daha da büyük bir şevkle okumaya devam edip 'banane' deyince annem de üstelemedi ve ekledi 'Gerçi baban çok sever.' Böylece büyüklerimin de tüm kitaplar gibi fikir ayrılığına düştüğünü öğrenmiştim. Nasıl bir atasözünün tam zıttı bir anlama gelen başka bir atasözü varsa farklı farklı kitaplar, yazarlar ve düşünceler vardı. Farklı farklı kahramanlar vardı.
Ve ben hiç kitap ayırt etmedim. Arkadaşlarımdan, okul kütüphanesinden oradan buradan çeşitli kitaplara ulaştım. Annemin de ilk ve son sansürü olmuştu, onu dinlemeyeceğimi anlamıştı. Okudukça hayal gücüm arttığı gibi idrak gücüm de arttı. Ve tabii kafam da buna paralel daha çok karıştı ki ne yalan söyleyeyim kafam hala karışıktır.
Eğer ailem bana sansür uygulasaydı ne bileyim sadece bir ideolojiye bir dine ya da bir ahlaka uygun kitaplar okutsaydı kafam karışık olmayacaktı. İnsanları anlamaya çalışmayacak, benim gibi düşünmeyenlerin olduğunu bilmeyecektim. Ve mutlu olacaktım. Evet Kitaptan korkun! Kitap düşüncedir. Kitap mutsuzluktur.
En sevdiğim kitabın ırkçılıkla suçlandığını öğrendiğim zaman çok şaşırmıştım. Uzun Çoraplı Kız Pippi ırkçıydı. Hadi oradan! Şeker Portakalı ahlaksızmış. Hadi oradan! Fareler ve İnsanlar müstehcenmiş. Hadi oradan! Ve daha neler neler.
Siz kitaplara art niyetlerinizle, kalıplarınızdan bakıyorsunuz. Bir çocuğun sınırsız ve özgür ruhundan değil. Siz kelimelere baktığınızda sadece kendi düşüncelerinizi görüyorsunuz. Ve bir makine gibi işlemeye başlıyor beyniniz artılar ve eksiler derken kitap yüzünüze ayna tutuyor. Siz kitapta sadece kendi yüzünüzü görüyorsunuz. Kendi ahlaksızlığınızı. Çocuk ise o kitaplara geniş bir kalple, henüz kalıplaşmamış bir zihinle bakıyor ve insanlığı görüyor.
Şeker Portakalını okuyalı çok oldu, Fareler ve İnsanlar'ı da. Ama tek hatırladığım ikisini okurken de ağladığımdı. Ahlaksızlık mı ağlatmıştı beni, müstehcenlik mi?

Ahlak kavramına değinmek istemiyorum. 7. sınıfa giderken okuduğum kitapları 'Şeker Portakalı'na müstehcen diyen anne okusa kalp krizi geçirirdi sanırım. Hele lisede okuduklarım! Ben kitaplarda fikirleri ararken onun yasaklarla büyütülen çocuğu 'kih kihhh bak bu sayfayı işaretledim burada sevişme anlatılıyor.' 'Bak meme yazıyor!' diyecek büyük ihtimalle. 'Kitap zevk vermiyor yaaaa' diyecek açacak entrikalı bir dizi izleyecek sonra da. En ahlaklı olanından.

Konu kitap olunca, yasaklar olunca bir bütünlük kuramıyorum yazdıklarımda oradan oraya atlayasım geliyor. Ona buna çemkiresim geliyor. Kitap ve yasak kelimelerini yan yana getirmek istemediğimden belki de bu tavrım. Düşüncelerimi toparlayamıyorum.

Ne yani her önümüze geleni okutalım mı çocuğa diyenler keşke okutsanız. Keşke o çocuk gerçekten 'Her' fikri bilse. O zaman düşünmeyi de bilir, kendi yolunu, ahlakını seçmeyi de. Küfür yasak ve çekici değilse o çocuk o kitaptan küfürü değil insanlığı alır. Sonra da kitap okumayanların bu kadar küfrü ve ahlaksızlığı nasıl bildiğine şaşırır. bak sen!