21 Aralık 2010 Salı

Haber ver ey kör


''Pörsüyen kamburlaşan bir zaman. Önünü göremeyen insan nasıl da mutsuz, adım attıkça geriye düşüyor. Sanırım gök kilitli heykelinden çıkmaya hazır. Sanırım akıl denen küçük zincir çözülmek üzere. ''

12 Aralık 2010 Pazar

bir varmış bir yokmuş

Hangi günahın suskusunda kayboldun?
Hangi rüzgarın sesiyle boğuldun?
Söylesene, denizcinin düğümünde hangi toprağın kokusunu hissettin.
Ve sonra onları gördün kimbilir hangi rüyanın isinde.
Bir dilek ağacı fosforlu yeşil, dallarında parlak kırmızı kuşlar. Kimbilir belki de anka.
Bir çölde dans eden peri kollarında sarı halkalar
Bir cariye peçesinde çocukluğu kimbilir belki de umutsuzluğu.
Bir avuç altın tozu simyacının avcunda
Bir tutam biberiye otu cadının kazanında
ve bir parça yalnızlık gecenin tortusunda
Kimbilir ne zaman uyandın ve
Hangi günün sabahında yeniden kayboldun.


7 Aralık 2010 Salı

ama boşverin

yorgun bir şairin kafiye arayışıyım
sır tutamayan martıların çığlığıyım
bir korkunun sinsice süzülüşüyüm
yalnızlığın gizemli yüzüyüm.

kim miyim ben?

Adını asla bilmediğiniz ama yüzünü asla unutamayacağınız
Kokusunu almadığınız halde genzinizi yakacağınız
Durmadan arkanıza bakmadan kaçacağınız
umutsuzluğun belirsiz yüzüyüm.

Ama boşverin
Tanımayın siz beni
Görmeyin bendeki geceyi.