23 Eylül 2012 Pazar

bir aylak bir uyurgezer bir istiridye

''        Sen bir aylak, bir uyurgezersin, bir istiridyesin. Tanımlar saatlere, günlere göre değişiyor ama taşıdıkları anlam az çok belli: Yaşamanın, harekete geçmenin, bir şey yapmanın pek sana göre olmadığını hissediyorsun; sadece sürüp gitmek istiyorsun, sadece bekleyişi ve unutuşu istiyorsun. 
          Modern yaşam bu tür eğilimleri genelde pek hoş karşılamaz. Çevrende her zaman eyleme, büyük tasarılara, coşkuya ayrıcalık tanındığını gördün: öne atılan adam, gözlerini ufka dikmiş adam, dimdik ileriye bakan adam. Pırıl pırıl bakış, kararlı çene, kendinden emin yürüyüş, karın içeride. Kararlılık, girişkenlik, ses getiren hareket ve zafer, son derece örnek bir yaşamın son derece berrak yolunu gösterir, yaşam mücadelesinin pek saygıdeğer resimlerini çizerler. Yerinde sayanların ve batağa saplananların düşlerini süsleyen pek kıymetli yalanlar, ihmal edilen binlerce kişinin yitik hayalleri , çok geç gelmiş olanlar, valizlerini kaldırıma koyup terlerini silmek için üstlerine oturanlar. Ama senin özürlere, nostaljiye ihtiyacın yok. Sen hiçbir şeyi dışlamıyor, hiçbir şeyi reddetmiyorsun. İlerlemekten vazgeçtin, ama zaten ilerlemiyordun ki, yeniden yola çıkmıyorsun, vardın sen, daha uzağa gidip de ne yapacağını kestiremiyorsun...''
              (Georges Perec, Uyuyan Adam, sf:20)

15 Eylül 2012 Cumartesi

dürüstlük pistinde damsız bir kelime

Hep aynı duygular geçiriyorsa seni günlüğün başına ya da hep 'bazı şeyleri' yazmayı seçiyorsan kandırmaya devam ediyorsun kendini. Hem de dürüstlük pistinde.
Bir kavga sırasında sadece duyduğun öfkeyi yansıtıyor ama vahşiliğinden dolayı aldığın hazzı saklıyorsan bunu insanlık namına yaptığına kimseyi inandıramazsın. Ya da en azından ben buna inanmayacağım. Sadece aşık olduğunda şiir yazan adam bir süre sonra ihanet etmeye mecburdur. Ya şiire ya aşka ya aşığına ya da okuruna olacaktır bu ihaneti ve hangisi olursa olsun yanında ikinci ihanet gelecektir. Belki de en büyüğü; kendisine olan ihaneti.
Sadece haklıyken kazandığını, sadece mutsuzken ağladığını sadece 'onunlayken' güldüğünü düşündüğünü biliyorum. Oysa sen her kazandığında haklı olduğunu her ağladığında mutsuz olduğunu düşünüyorsun.
Her yazdığımdan bir anlam çıkarmaya çalışıyorsun. Ve bu anlam arayışının nedeni bana olan güvenin değil zamanını boşa harcamış olmanın verdiği korku. Seninle bu şekilde konuşmamdan hoşlanmıyorsun. Daha fazla okumuyorsun. Çekip gidiyorsun.
Ben bir süre daha yazmaya devam ediyorum.