6 Eylül 2010 Pazartesi

evet ya da hayır 'oy'unu

Televizyondaki yarışmayı hatırlamıyorum ama bellki ki abim o yarışmadan öğrenmişti bu 'evet hayır' oyununu. Bana ardı ardına sorular sorardı ve tek bir kural vardı; 'evet ya da hayır' demeyeceksin. Belki, galiba, kesinlikle, öyledir diyerek geçiştirirdim soruları ama ben ne kadar iyi oynasam da abim bir yolunu bulur dedirtirdi bana o iki kelimeden birini. En sevdiğim soru da şuydu; 'şimdi senin hangi iki kelimeyi dememen gerekiyor?
Şimdi de zaman tersine döndü diyorum galiba, hani eski kıyafetler moda olur ama bir şekilde değiştirilir ya bu oyun da şimdi moda oldu ama biraz değişik. İnsanlar evet veya hayır demeyerek değil de ikisinden birini seçerek yarışıyor.
Bu oyunu pek sevmediğimi söylemeliyim. Acaba büyüdüğüm için mi? Yoksa oyunda çocukların oyunlarındaki o saflığı bulamadığım için mi? Ya da oyun içindeki oyunlar için daha küçük müyüm?

Ben düşünedururken aklıma geçen yıl okuduğum bir kitaptan cümleler düşüverdi. Sanki yazar tekrar benimle konuşmak istiyordu. İşte söylediklerinden bazıları;

Yüzyıllar boyunca insan özgür irade diye bir şeyin var olup olmadığı üzerine kafa yormuş. İçinde bulunduğumuz yüzyılın başlıca sorunsalı ise, seçme özgürlüğü Sorunun odak noktası, anlamı sorgulamaktan, eylemi vurgulamaya doğru kaymış. Seçme hakkının sınırlandırılmasına özgürlüğe tecavüz gözüyle bakıyoruz. Demokrasi deyince çoğumuzun aklına seçme özgürlüğü geliyor, totalitarizmin de seçme şansından yoksunluk anlamına geldiğini düşünüyoruz. Seçme hakkı ve neyin seçildiği, bizim için çok önemli. Bu hak kişiliğimizin bir uzantısı, kimliğimizin bir parçası. Ancak sürekli değişiklik ve belirsizlik gösteren bu evrende, her türlü seçim bir iddia ve gösteriş eyleminden ibaret. Bir seçim yaparken, bütünü düşünme ve kavrama fırsatını kaçırıyoruz. Seçim yaparken taraf tutuyoruz ve bizimle birlik olanları yanımızda kalmaya, bize karşı olanları bizim tarafımıza geçmeye iteliyor, seçim yapmayanları da unutulmaya mahkum ediyoruz. Seçmek, böl ve yönet kuralını kendi kendimize dayatma yöntemidir. Seçerek ve taraf tutarak, gerek bilgiyi gerekse insanları bölüyoruz. Bölmekle, dogma haline gelen küçük bilgi parçaları ve hiçbir şey sorgulamayan bir kalabalığa dönüşen bir insan topluluğu üzerinde egemenlik kuruyoruz. Seçmekle, kendini haklı gören, başkalarını mahkum eden insanlar haline geliyoruz. Bir tarafı, herhangi bir tarafı tuttuğumuz anda, totaliter olup çıkıyoruz.( Gündüz Vassaf Cehenneme Övgü Sf: 114-115)



Çoğumuz, daha bir seçim bile yapmadan önce belli bir tarafın üyesi olup çıkarız. Daha doğrusu, önce birtakım kimlikleri benimseyip, sonra da bunları birer seçimmiş gibi rasyonalize ederiz. (Gündüz Vassaf Cehenneme Övgü sf 118)



Bir tarafı seçmenin yalnızca görevimiz değil, hakkımız olduğuna inanırız. Seçme özgürlüğüne demokrasinin temel direklerinden biri olarak bakılır. Seçtiklerimizin genellikle bizden önce başkaları tarafından seçilmiş olduğunu ve ancak önümüze sürülenlerin içinden bir seçim yapabileceğimizi durup düşündüğümüz pek enderdir. (Gündüz Vassaf Cehenneme Övgü sf 128)

1 yorum: