28 Ekim 2010 Perşembe

yazıldığı gibi

Yazmak kaygılarımın başladığı kör noktada kaybolmak ve çıkışı aramak umudun küçük bir yansımasıyla. Konuşmak ise düşüncelerimle kıyasıya dövüşüm, kendime dönüşümümün sağlanacağı o sessizliğe ulaşmak için ödemem gereken bedel. Ben kelimeleri saçtıkça onların azalacağını düşünüyorum oysa onlar birbirinin peşi sıra takılarak çıkıveriyorlar saklandıkları yerden, hızla çoğalıyorlar bölünerek ve anlamlarından bir parça kaybediyorlar her seferinde. Sonunda anlamsız harflerin ortasında kalıyorum kelimeler beni emirleri altına alıyorlar, onlara boyun eğiyorum. 'Ben burda bunu demek istememiştim.' diyecek gücüm bile kalmıyor, ben artık kelimelerden ibaretim.
Belli belirsiz cümleler kuruyorum. Anlamsız, ses boğumları, yutaktan mı? büzüşme, yumuşama, benzeşme...
Yazıldığı gibi okunuyor tüm yazdıklarım. peki ya söylediklerim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder