26 Nisan 2010 Pazartesi

güngece

Kırdığın zincirlerin içine hapsolduğunu, yıktığın duvarların altında kaldığını, çemberin dışına çıkmak isterken içinde kalıp da o mutlu(!) daireni yarattığını ne zaman fark edeceksin? 'Özgürüm.' dedikçe özgürlüğün tutsağı olduğunu, kuşlara özendikçe kafeslere tıkıldığını ne zaman anlayacaksın?
Gökyüzünde uçmak isterken gri bulutlara dolandın, denizin derinliklerine dalmak isterken boğuldun. Ayaklarının üstünde durmayı öğrenmeden uçmak, yazmak, çizmek, kaçmak, KAÇMAK istedin. Özgürlük inkar etmektir sandın ve inkara iman ettin. Kelepçeden kaçıp, prangalara sarıldın.

Senin kadar kimse istemedi tutsaklığı.
Öz- gür- lük
Tut- sak-lık

ÖZünü araman gerekirken hep kendinden kaçtın. Ona, buna, şuna çaresizce TUTunmaya çalıştın. GÜR fikirlerin ormanına dalmaktansa kaybolmaktan korktun ve hep bahanelerin arkasına SAKlandın.

Gün, geceye kadar özgür. Ay güneşin tutsağı ve sen dönüp duracaksın gün gibi gece gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder