1 Aralık 2013 Pazar

Yalçın Tosun ve 'An'lar

Peruk Gibi Hüzünlü 'kayıp anlar'ın kitabıydı benim için. Yazımda da dile getirmiş bu kayıp anları kendimce aramaya çalışmıştım öykülerde. Yalçın Tosun'un son kitabı 'Dokunma Dersleri'ni okurken yine 'an'ların peşine düştüm ama bu kez aramaya gerek yoktu. 'An'lar bir an önce geçmesi gereken, bitmesi, atlatılması ve Peruk Gibi Hüzünlü'de olduğu gibi 'kaybolması' gereken zaman parçalarıydı ve rahatsız edici bir biçimde o 'an'ların tam ortasındaydık.
Acaba aynı şeyleri mi yazıyor, hep aynı konularda gezinip aynı gerilimle mi yüreğimize dokunuyor, bizi hep aynı zayıf noktalarımızdan mı vuruyor diye düşündüğüm an ki 'Anne Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler'i okuduğumda öyle hissetmiştim, Dokunma Dersleri ile 'Hayır bu sefer farklı' dedim. Bizi farklı 'an'larımızdan yakalıyor Yalçın Tosun.
Hayalini kurduğumuz o an, unutmaya çalıştığımız o an, hatırlayamadığımız o an ve son kitabındaki öykülerin neredeyse hepsinde olduğu gibi 'kurtulmaya çalıştığımız o an' ve kurtulduğumuz an kavuşacağımız 'o an'
'Damdaki' çocuk annesinin gelmesi ile uyku arasındaki o gerilimde dile getirmez ama bir sonuç arar, uyanmalı, uyumalı, uyumamalı o an gelmeli o an geçmeli. "Uyumak istemiyorum o an gelene kadar."
'Bir Kocanın Gizli Defteri'ne tanık olur aldatılma korkusundan dolayı bir an önce aldatılmasını beklediğini okuruz ki korkulan bir an'dan kurtulmak istiyordur. "İyice acıtana kadar sıktım gözlerimi ve bir şeyler değişene kadar bekledim."
Vapurdan inmek için acele eden insanların arasında bir andan kurtulmanın bir yolu olabilir miydi okuduğun kitabın kapağını kapatmak?
Bir 'Sıcak Sandalye' zamanı mekana taşıyıp bir 'an'ın ısısını yansıtabilir miydi?
"Gitgide havasızlaşan vagonda Saliha, inecekleri istasyona bir an önce varmanın düşünü kuruyordu."
Bazen Soğuk Yılan'daki gibi 'tek bir sebep' ararsınız orada kalmak için o 'an'ı buruşturup atmamak için.
Çilek ne ki, "Bir gülümsese bu anı atlatacak"
Bazen ölçülüdür o 'an' dakika, saat, bir tren yolculuğu, bir kahve içimi bazen de hayattan bir gün;
"Bir gün" diye geçirir içinden Firari Parmağın Ucu'na bakarken "Bir Gün"
Bazen bir şarkının bitmesini beklersiniz elinizde tosbağa ile bazen de telefonun açılmasını;
"Tuşları çevirdikten sonraki o gergin bekleyiş boyunca tırnaklarımı yedim.'
Bazen Ruhsar Hanım gibi tam kapının önünde durur ama zile basamazsınız. Oysa ne kısa bir 'an'dır. Uzar, "Bir geceyi daha, atlatabilmek için."
Sanmayın ki sadece Kucak Delisi bir bebek içindir hikayeler "Ne olursa olsun, bir hikayenin dolduramayacağı bir boşluk yok gibi geliyordu ona. Anı atlatmayı kolaylaştırıyordu."

Kayıp anlarınızı bulmak için okuyabileceğiniz gibi içinizde bulunduğunuz bir 'an'dan kurtulmak için de okuyabilirsiniz öyküleri kolaylaştırır anı atlatmayı ama kitabın kapağını kapatmak da bir çözüm olabilir bazen.



(Not: Kitabın kapağını, kitabı bitirmeden kapatamayacağınız konusunda sizi uyarmak isterim. Öyküleri tekrar tekrar okumak isteyebilirsiniz. )



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder