26 Kasım 2011 Cumartesi

D.G.Ö.S.

Size de oluyor mu bilmiyorum ama 'Doğum Günü Sendromu' denen bir şey var ve ona inanıyorum. Daha da kötüsü 'Doğum Günü Öncesi Sendromu' ki çok fena.
Nasıl mı? O zaman semptomlarından ve tedavi yöntemlerinden yazımda ara ara bahsedeceğim. Belki de yazının ana fikri yaparım henüz karar vermedim.
Nedendir bilmiyorum ama insanın doğduğu yıl ve mevsimi sevdiği söylenir. Evet kış mevsimini severim ama kim donmayı sever ki? Kar yağsın isterim ama 'Ayy artık havalar ısınsın da' derim. Ayrıca evde en çok ben üşürüm. Oysa Kasım'da doğmamış mıyım ee o halde dünyaya gelir gelmez soğuklarla karşılaşmış olmalıyım öyle değil mi? Bağışıklık sistemim ilk 'soğuk' konusuna odaklandıysa ben niye bu kadar üşüyorum? Neyse gelelim Kasım ayına. sizin şu Kasımda aşk diye bır bırladığınız aya. Kasım ayı dengesizdir. Bazen güneşli olur bazen yağmurlu ve hatta bazı yıllar kar yağışlı. Ama eğer öğrenciyseniz Kasım ayı 2.yazılılar, 2. sınavlar ve ardından 2. vizeler ayıdır. Henüz iş hayatı hakkında bilgim yok ama eminim Kasım ayı iş hayatının da en boktan ayıdır. Böyle bir ayda aşkı buluyorsanız size helal olsun efendim ben kendimi bile zor buluyorum. Zaten ben kılpayı Kasımlı olmuşum. Erken doğmuşum ki o da ayrı bir maceramdır. (Bir ara da üşenmezsem onu anlatırım.)
İşte sendrom doğduğunuz aya girdiğiniz gibi başlar. Acaba bu ay nasıl geçecek dersiniz belki de inanmadığınız halde yorumlara bakarsınız, düzensiz bir insan olsanız bile doğum günü tarihinizin haftanın hangi gününe geldiğini merak edersiniz. Hatta bazen merakınızı abartıp abuk sabuk sitelerde yok kaç gün yaşadım yok yaşadığım süre içinde kaç kez ay tutuldu kaç tazı kaçtı kaç maymun konuşmaya başladı tarzında gereksiz bilgileri de araştırabilirsiniz ki tavsiye etmem. Doğum gününüze yaklaştıkça o ayda size özel hiçbir şey olmadığını anlarsınız. Yine de umut edersiniz. Ve doğum günü tarihiniz yaklaştıkça umutsuzluğunuz yerini mutsuzluğa bırakır. Hayatın acı gerçekleri kafanıza 'dank' eder. Bir yıl daha geçmiştir ve siz bir baltaya sap olamamışsınızdır. Koca bir yıl hiç de dileklerdeki gibi 'mutlu, kutlu, huzurlu' vs geçmemiş yeni yaş uğur da getirmemiştir. O zaman doğum gününün ne anlamı var ki? İşte bu sorular yoğunlaştığı an sendromu en güçlü yaşadığınız andır. 'Doğduğum gün ölsem ne güzel olurdu' diyebilecek kadar manyaklaşır doğum gününü adeta bir ölüm gününe eş tutar ve gelmemesini dilersiniz.
Ve doğum günü! 'Doğumgünüçocuğu' o gün çok nadir kendini hastanede bir bebek olarak düşünür (ki ben evde doğmuşum bu da bambaşka bir maceramdır.) Genelde hayal kurar ve o hayal hep şuna yöneliktir. 'Bir sonraki doğum günüm böyle olmamalı! Çünkü doğum günü çocuğu o gün siz ne yaparsanız yapın mutsuzdur.
Çocuksa hediye ister hayal kırıklığına uğrar, biraz büyürse yanında birilerini ister ama her zaman doğum günlerinde yanında olmayanlar vardır veya zoraki yanında olanlar yine hayal kırıklığı ve artık yaşlanıyorsa o zaman da her yaş 'iyi ki doğdum' değil de 'iyi de yaşamadım ama yaşlanıyorum'a dönüşür. Yani ne olursa olsun doğum günleri kötüdür. Doğum günü sendromu tam bir baş belasıdır.
Bu hastalığın kötü yanı bulaşıcı olmamasıdır. Bir de asla renk vermemeniz gerekir. Mutlu gözükmelisiniz. Gülümse!

  • Bu sendromu yenmenin en iyi yolu kendinize başka bir doğum günü tarihi seçmenizdir. Hayır yani niye 365gün 6 saatlik bir döngüyü kutluyoruz ki! Mesela ben bundan sonra 200. günümü kutlamaya karar verdim.

Hem böylece her zaman Kasım ayında olmamış olur. Heyecan gelir yahu! Ya da 400 olsun da daha az kutlayayım böylece önemi artar günün.

  • Bu sendromu yenmenin bir diğer yolu da kendinize dışardan bakmanızdır. Kendi kendisine doğum günü partisi yapanlar da bunu başarır. O gün doğan siz değil de başkasıymış gibi çabalarsanız başkaları gibi mutlu olup pastanızın tadına bakabilirsiniz.
  • Diğer bir yol kimseye doğduğunuz tarihten bahsetmemektir kendinize bile! Mesela annem doğum günü tarihini bilmez, Nufusta başka gerçekte başka der. Babamı da geçende doğum günü tarihini yazmak için nufus cuzdanına bakarken yakaladım. ( Ne işler çeviriyor bizimkiler yahu! Bundan da bir macera çıkar belki:) Böylece dilediğiniz zaman doğum gününüz olabilir hatta biraz zorlarsanız istediğiniz yaşta bile olabilirsiniz.
  • Bir öncekinin tam tersi cıvıklığa vurmaktır. herkese doğum gününüzü söyleyin ve hediyeler isteyin. Böylece bu gün sizin için anlamsızlaşır, basitleşir ve emin olun sendromsuz geçer. ve belki de bol hediyeli ne demişler isteyenin bir yüzü...
Ben 2 gün sonrası için ne yapacağım henüz karar vermedim. Kendimi şimdiden yapmacık 'iyi ki doğdun'lara ve de doğum gününü unutan aileye hazırlıyorum. (kendi doğum gününü bilmeyen seninkini mi bilecek ay ilahi!)
İyi ki doğdum. Bir de sen eğer şuraya kadar okuduysan helal olsun sana sevgili okuyucu sen de iyi ki doğdun.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder