1 Şubat 2012 Çarşamba

Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş



Jose Saramago yakın zamanda kaybettiğimiz yazarlardan ve ne zaman bir yazar ölse tanısam da tanımasam da bir dostumu kaybetmiş gibi üzülürüm. Hele de bu yazar büyük bir yazarsa...
Jose Saramago'yu ilk nasıl duydum kimden duydum hatırlamıyorum. Ama çok da bilinmeyen bir kitabını okuyarak tanıştım onunla adı üzerinde 'Bilinmeyen Adanın Öyküsü.'
Servis beklerken okurum diye aldığım incecik kitaptan aslında çok beklentim yoktu. Ama çizimlerle dolu olan bu kitabı 2-3 kez okudum ve hayran oldum. Metni burada da bulabilirsiniz.
Daha sonra da diğer kitaplarını okuma listeme aldım ki Körlük ve Görmek kitapları listeye daha önce girmesine rağmen 'Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş' sırayı bozdu.
Ölüm var olan düzeni de bozuyordu ve kitap şu cümleyle başlayıp şu cümleyle bitiyordu.

'Ertesi gün hiç kimse ölmedi.'

Kitap hakkında söylenecek çok şey var, uzun uzun incelenebilecek bir kitap ama burada hem kitap analizi gibi boyumdan büyük işlere kalkışmayacak hem de okuyanların canını sıkmayacağım.

Başta aklınıza sonsuz bir yaşam geliyor. Ölüm yok! ne kadar güzel. İnsanların aradığı da bu değil mi yüzyıllardır. Tüm efsaneler bunun üzerine değil midir? Ama o efsaneleri kıyısından bilenler sonsuz yaşamı arayanların hüsrana uğradığını da bilir. Ölümün olmaması demek 'sonsuz bir yaşlılık ve hastalık' hali ve hızla artan bir nüfus değil mi? Peki sadece bu mu? Ölümsüz bir dünya kimi nasıl etkiler? Mesela bir levazımatçıyı? Mesela bir sigortacıyı? Ya da ölüme bir saniye yaşama asılı yalan bir yaşlıyı? Peki ya Krallığı nasıl etkiler? Ya Kiliseyi?
Ölüm yoksa ölümden sonra yaşam da yok ölümden sonra yaşam yoksa tüm o din kuralları...onlar da yok.
Kitabın giriş kısmı ölümün yokluğu. Ya her şeye alışmışken ölüm çıkagelirse? Tüm bunlarla da yetinmeyip kadınlığını gösterirse...

Dediğim gibi kitap üzerine söylenecek çok şey. Okumanızı tavsiye ederim. Ama öncelikle daha önce Saramago okumadıysanız sizi imla konusunda uyarmak isterim. Virgülden sonra büyük harf, bitmeyen ve bir sürü virgülle bağlanıp duran cümleler, uzun paragraflar gözünüzü korkutmasın. parantez içi, noktalı virgül vs. aramayın. Zaten anlatımına kapılıp gidiyorsunuz.

''Boşuna bile olsa felsefe yapmaya devam edelim, en nihayetinde bunun için doğmuşuz, Neden, Nedenini tam olarak bilemiyorum, Peki, niçin, Felsefenin de aynı dinler gibi ölüme ihtiyacı olduğu için, eğer felsefe yapıyorsak, bu öleceğimizi bildiğimizdendir, montaigne bey demiştir ya, felsefe yapmak, ölmeyi öğrenmektir.'' (sf:37)


''öleceğini bilen bir adamla, bir gün öleceğinin farkında bile olmayan bir atı öldüren ölümler aynı mıydı acaba?'' (sf:73)


''Sözcüklere ne kadar dikkat edilse azdır, onlar da insanlar gibi bir fikirden diğerine geçiverirler.'' (sf:65)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder