27 Mart 2010 Cumartesi

parfümün kullanma klavuzu

Şu ana kadar hiçbir dilenciye para vermedim, 'bir bakar mısınız?' diyen birçok anketçiye aslında hiiiç de işim olmadığı halde 'acelem var' dedim. Bakın şurda da şöyle bir kampanyamız var diyene hep şüpheyle yaklaştım. İstanbul'da yaşamanın verdiği bir kuşku bir vurdumduymazlık olsa gerek. Yol soranlara emin olduğum halde 'emin değilim' derim, 'gönlünden ne koparsa' diyenlere içimden 'gönlümden hiçbir şey kopmaz, hadi koptu ondan sana bir hayır çıkmaz' derim ama dudaklarımdan 'sen fiyatını söyle hele' cümlesi çıkar. Saat veya yol soracaksam asla bir kişiyle yetinmem. Bir kere 'engelliler için yardım topluyoruz' diyen bir çocuk 'ne kadar vicdansızsın' demişti bana, ben de ona 'ben insanları engelliler ve engelsizler olarak ayırmıyorum ki!' demek isterdim ama beni anlamazdı 'evet öyleyim' dedim ve gittim.
Sırf bunlar yüzünden İstiklalde ne kadar hızlı yürüdüğümü görseniz şaşarsınız.

Bunları söylememin nedeni ise bugün markasını ve kokusunu bile bilmeden aldığım o çakma parfüm!

Bir çocuk merhaba buraların yabancısıyım ben diyerek söze başladı ki evet ben oranın yerlisiydim yol tarifinde yardımcı olabilirdim( ama asla eminim demeyeceğim için bir kişiye daha soracaktı ne de olsa yani kafamı çevirip gitmem gerekirdi ama gitmedim) çocuğu dinlemeye başladım. Elindeki poşetten yer sormayacağı belliydi aslında ama neden bilmiyorum gidemedim. Anlattığı hikayeyi de hiç dinlemedim. Ezberlediği ya da doğaçlama uydurduğu olayı, elindekileri niye satmaya çalıştığını, benzin masrafı karşılamak için diyordu ki demekki arabası var onun bana para vermesi gerekir falan her neyse... Bunların hiçbiri aklımda değil, çocuğun yalan söylediğini de bal gibi biliyorum. Ama yine de onu dinliyormuş gibi yapıyorum, soru soruyorum ve o en nefret ettiğim cümleyi kuruyor ' gönlünden ne geçerse ' ' selpak satan çocuklara benzeme diyorum ona bana fiyat söyle' sonra söylüyor ama hala kıvırıyor birini al diyerini hediye veriyim diyor ve hatırlamadığım dahasını (neredeyse tüm taktikleri bir seferde harcadı kız arkadaşımı kaybettimden tut zarardayıma kadar ) oysa anlamıyor ki ben onun o yalanlarını dinlemiyorum bile, yoluma devam etmeyip durduğum anda zaten tuzağa düşmüşüm anlatmasına gerek yok onun istediğini yapacağım. Sattığı parfümleri kokusuna bile bakmadan alıyoruz. hem de öyle ucuz da değil 20 tl. ( gönlümüzden kopmasını istediği para) Daha ucuz olamaz mı demiyoruz, paramız yok diyoruz ama evire gevire.

Şimdi düşünüyorum da acaba niye dinledim ben o cocuğu ve niye aldım o parfümü?
Aman sadaka olsun, hayır için mi hiç sanmam.
Parfüme ihtiyacım olduğu için mi? hayır o da değil.
Dediklerine inanıp ona yardım etmek istediğim için mi? bir kelimesine bile inanmadım
Dış görünüşü beni bir şekilde etkilediği için mi? ne yakışıklıydı ne de çok çirkin, ne emrah gibiydi ne de sezercik, etkileyici bir tip değildi kısacası.
Parayı bol bulduğum için mi? diyeceğim ki o hiç mi hiç değil.
Kendimi anlamadığım bu noktada olsun o para şuna değdi diyeceğim bir cümle oldu;


'bakın kutunun içinde kağıt var parfümün kullanma klavuzu da içinde' (o çocuk)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder